8 Aralık 2009 Salı

Tabiat (Doğa) Sürüncemelerimiz

   Küçüklüğümden beri yağmurun nasıl yağdığını bir türlü anlayamamışımdır. İlkokul öğretmenim denizlerden yükselen suların bulutları oluşturduğunu ve bulutların rüzgar sayesinde sürtünmelerinden dolayı elektrik yükleriyle yüklendiğini ve komşu bulutlar arasındaki elektrik yükleri farkı belli bir düzeye gelince ilk kıvılcımla beraber yük boşalması olduğunu ve bunun sonucunda da bulutların ihtiva ettikleri suyu yeryüzüne gönderdiklerini anlatmıştı. Ama o safi zihnime takılan o kadar çok soru vardı ki…



   Mesela: Bulutlar o zaman niçin kendilerindeki suyun tamamını bir anda bırakmıyorlardı? Üstümüzde devasa bir deniz olduğunu düşünüp ya birgün hepsi birden üstümüze aynı anda dökülüverirse deyip korkuyordum. Sonra zaman içerisinde okuduğum bir bilim dergisinde bir profesörün açıklamaları yazıyordu. Bulutlar çarpıştığı zaman asit yağmuru yağma ihtimali normal yağmur yağma ihtimalinden kat be kat fazlaymış ve bu profesör kapalı havalarda mutlaka yanında kurşundan yapılmış bir şemsiye taşıyormuş.


Niçin her seferinde asit yağmuru yerine bildiğimiz iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşan su olarak yağmur yağıyordu?  Korkmak için ikinci bir sebep daha… İlerleyen zamanlarda NTV’de yayınlanan bir bilim programından da yağmur damlalarının yeryüzüne düşerken asla birbirlerine çarpmadıklarını öğrendim. Yerin manyetik alanı damlaların birbiriyle çarpışmasını engelliyormuş. Eğer bir tanesi bile yeryüzünden kilometrelerce yükseklikte yanındakine çarpacak olursa zincirleme çarpışmalar oluşacak ve üstümüze top gülleleri büyüklüğünde yağmur damlaları yağarmış.  O zaman ne biz ne arabalarımız ne evlerimiz bu güllelerden kurtulabilir. Yağmur damlaları havada niçin birleşmiyor, ya bir gün top güllesi şeklinde üstümüze yağarsa? Safi zihnim iyice ezildi ve ürktü.. Ama bu düşündüklerimin tersi olarak niçin bu kötü ihtimaller insanların iyiliği için hiçbir zaman olmuyor? Acaba her bulutun, her yağmur damlasının, yerçekiminin aklımı vardı da bunları milyonlarca ihtimal içerisinden hesaplayıp seçip trilyon çarpı trilyonlarca yağmur damlasının rotasını belirleyip onu oraya sevkediyor ve birbirleriyle uyum içerisinde yağmur damlalarının yeryüzüne inmesini sağlıyor. Yoksa tabiat kanunları dediğimiz bazı özel güçler olduğu için onlar mı hükmediyor? Ya da bunlar kendi kendine mi oluyordu?
O zaman öncelikle bir varlığın yoktan nasıl oluşabileceği ihtimallerini akıl-mantık çerçevesinde sıralamaya çalışalım:


1-) Sebepler bu varlığı icad ediyor
2-) Bu varlık kendi kendine oluşuyor
3-) Tabiat (Doğa) dediğimiz şey onu oluşturuyor
4-) Herşeye gücü yeten bir zât kudretiyle bunları gerçekleştiriyor


Evet gerçekten saatlerce düşündüm ve aklım mantığım bu dört yoldan başka bir yol bulamadı. O zaman önümüzdeki yazımızda inşallah beraberce her bir yolu kendine has özellikleriyle inceleyelim, her bir ihtimali enine boyuna tartalım ve radikal kararlar verelim : )
Kalın sağlıcakla……


Fotoğraf Melzi kullanıcı adlı fotokritik üyesinden alıntı yapılmıştır. Teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails