2 Ocak 2010 Cumartesi

Asr-ı Saadetten Bakış (I)

Merhabalar, bugünkü yazımızda iki sorunun cevabını beraberce bulmaya çalışacağız. Aile içinde;
·         Müslüman hanım nasıl olmalıdır?
·         Müslüman erkek nasıl olmalıdır?


İnşallah bu sorularımızın cevaplarını yaşantısıyla, hâl ve hareketleriyle bizlere en güzel numune olup öğreticimiz olan ve Asr-ı Saadet adı altında altın harflerle en parlak bir devri insanlık alemine yaşatan Peygamberimiz(SAV)’in öğütleriyle inceleyelim.


Müslüman Hanım Nasıl Olmalıdır? Sorusunu cevaplandıran Hadis-i Şeriflerden birisi şudur: Peygamber efendimize “Hangi kadın daha hayırlıdır” diye soruldu. O da şöyle buyurdu: “Kocası baktığında onu sevindiren; bir şey istediğinde ona itaat eden, kocası evde olmadığı zaman hem kendini hem de onun malını koruyan kadın.” “Kocası baktığında onu sevindiren” ifadesi nasıl anlaşılmalıdır? Çünkü bu söz oldukça kapsamlıdır. Kocası “neye baktığında” onu sevindirecek? Bunun anlamı Prof. Dr. Yaşar Kandemir’in ifadesiyle şöyledir: Kocası eşinin yüzüne baktığında; onun sevgi ve muhabbet dolu bakışlarını görmeli, o da kocasıyla güzelce geçinip onu sevindirmeli, ona karşı gelip öfkelendirmemelidir. Elbisesine baktığında; temiz giyindiğini, giydiğini kendine yakıştırdığını görmeli, sevinmelidir. Kocası evine baktığında; bir düzen ve tertip görmeli, mutlu olmalıdır. Eşyaların sağa sola atıldığını, yıkanmamış bulaşıkların üst üste yığıldığını görmemeli, üzülmemelidir.


Hadis-i Şerif’in böyle yorumlaması öyle sanıyorum ki bazı genç hanımların hoşuna gitmeyecektir. Çünkü neslimizi bir masalla uyuttular hâlâ da uyutuyorlar: Kadın-erkek eşitliği masalı.. Esasen bu masal pek beğenildi; heyecanla dinlendi ve pek sevildi. Bu masala ters gibi görünen bir hadis duyulduğunda, önce tereddüt edildi sonra tedirgin olundu. “Bizim peygamberimiz hiç öyle şey söyler mi” denildi. Öte yandan yine bazılarının somurtmasına yol açan şu ayete uygun bir yorum arandı: “Erkekler kadınlar üzerinde yönetici ve koruyup gözeticidir.(Nisa 4-34)” Çünkü bu ayet de kadın erkek eşitliğine ters göründü. Sözü uzatmayalım. Bu halimiz, insanımızı dinden soğutmak isteyenlerin bir zaferidir. Kadının kocasına karşı görevlerini Peygamberimizden öğrendiği zamanlar evlerimiz, ev olmaktan çok bir yuvaydı. Şimdiki evler pek yuvaya benzemiyor. Hafif bir esinti evimizin içine doluyor ve bizi üşütüyor.



Asr-ı saadet’ten yani Peygamberimiz devrinden ufkumuzu açacağını umduğum bir olay sunacağım. Aynı zamanda kendimizi test etmeye yarayan bir olay:


Yezid kızı Esma Medineliydi. Peygamber efendimize ilk biat eden hanımlardan biriydi. Çok güzel konuşurdu. Resul-ü Ekrem Efendimizin huzuruna çıkar, kadınların sormaya çekindikleri konuları ona rahatlıkla sorardı.  Sevgili Efendimiz de Esma’yı takdir eder, “utanma duygusunun dinlerini öğrenmeye engel olmadığını” söyleyerek Medineli hanımları överdi. Bir gün hanım sahabeler onu Peygamber Efendimizin yanına gönderdiler. Esma Resulullah Efendimizin huzuruna çıkınca şunları söyledi: “Anam babam sana feda olsun ya Resulallah! Ben sana kadınların elçisi olarak geldim. Allah seni bütün erkek ve kadınlara peygamber göndermiştir. Biz sana ve senin Rabbine iman ettik. Kadın olduğumuz için evlerinizde kapanıp kalmış, nefislerinizi tatmin etmiş ve çocuklarınızı karnımızda taşımışızdır. Siz erkekler ise Cuma namazı kılmak, camiye ve cemaate çıkmak, hastaları ziyaret etmek, cenazelerde bulunmak, birden fazla hacca gitmek gibi hususlarda bize üstünlük sağlamış bulunuyorsunuz. Bütün bunların en önemlisi Allah yolunda cihat etmektir. Fakat siz hac ve umre için yahut düşmanla savaşmaya gittiğiniz zaman mallarınızı biz koruruz, iplik eğirip size elbise yaparız, çocuklarınızı besleriz. Buna göre bizler, sizin kazandığınız sevaplarda size ortak olamaz mıyız?


Esma’nın bu sözlerini pek beğenen Resul-ü Ekrem Efendimiz ashabına dönerek: “Siz bir kadından, din konusunda sorduğu bir soruda, bundan daha güzel söz işittiniz mi?” diye sordu. Sonra da ona şunları söyledi. “Ey hanım! İyi anla ve seni buraya gönderen hanımlara iyice anlat ki, bir kadının kocasıyla güzel geçinip onun hoşnutluğunu kazanması, sevap bakımından o saydığın üstünlüklerin hepsine denktir Görüldüğü gibi kadın-erkek eşitliği bolca sevap kazanmadadır, Allah’ın rızasını elde etmededir. Yoksa vücut yapıları, görevleri ve sorumlulukları farklılık olan kimseler arasında eşitlik aranır mı?


Burada Prof. Dr. Yaşar Kandemir hocamızın beğendiğim bir yazısından bazı ufak eklemeler yaptım. Daha çok söylemek istediğim şey var fakat burada şimdilik kısa kesmeliyim, burada anlatmaya çalıştıklarım genel durumlardır yoksa elbette insanlar arasında hastalıklar, sakatlıklar, yaşam şartlarındaki farklılıklar kadın-erkek arasındaki münasebetleri etkileyebilir, duruma göre değişebilir. Genel bir çizgi çekmeye çalıştım anladıklarımdan. Her aile kendi iç yapısında elbette kendine has özelliklere sahiptir,  kendi nüansları vardır, onlar özel olarak değerlendirilmelidir zannımca..


Aile içinde müslüman erkek nasıl olmalıdır? Sorumuza da inşallah yarın değinmeye çalışacağım. Sürç-ü lisan ettik ise affola :)


Hayırlı akşamlar diliyorum..


Fotoğraf siyahinci84 kullanıcı adlı fotokritik müdaviminde alıntıdır. teşekkürler..

2 yorum:

sarmaşık dedi ki...

"çekirdek aile"yi çok sevdim :)

kıymetli bir bakış açısı,
şunun için kıymetli,
bunları böylece kabullenmiş ve hayatına geçirmiş bir hanım ve bey ile aile hayatı, dünyada iken insana cennetten bir bahçe hediye edilmesi kadar kıymetli, yaşanılası bir hayat olur..

'müslüman erkek nasıl olmalıdır'ı da bekliyoruz..:)

Urfa Tutkunu dedi ki...

Buyazıya yorumum oldukça kısa olacak:
Handenur'a katılıyorum :)

Related Posts with Thumbnails